top of page
Yürüyüş İnsanlar

"House" Dizisi İncelemesi

Güncelleme tarihi: 15 Ağu 2024

Dr. House
Dr. House

House M.D., David Shore'un yarattığı, 16 Kasım 2004'te Fox kanalında yayınlanmaya başlayan bir tıbbi dramadır; 8 sezon sonunda 21 Mayıs 2012'de sona ermiştir. Dizi Primetime, Emmy ve Altın Küre ödülleri gibi prestijli ödüller kazanmış ve Hugh Laurie'nin Dr. Gregory House rolü ile tüyler ürperten oyunculuğu Altın Küre Ödülleri'nde En İyi Aktör ödülünü kazanmıştır. 

House M.D. genel olarak tıp dünyasında geçen bir dizi olsa da tıbbi vakaların yanı sıra derin felsefi ve ahlaki temalarla dolu bir hikâye sunar. Her bölümde House ve ekibi, alışılmadık ve karmaşık bir tıbbi vakayı çözmeye çalışır. Dizinin genel yapısı, tekil vaka çözümlemelerinin yanı sıra, karakterlerin uzun vadeli gelişimlerine odaklanan hikâye çizgileriyle de dikkat çeker. Yani dizi sadece “hastane dizisi” değil. Dizi, özellikle baş karakter Dr. Gregory House üzerinden insan doğası, ahlaki ikilemler, bilimsel sorgulama ve nihilizm gibi konuları ele alır. House karakteri, 19. yüzyıl dedektifi Sherlock Holmes'dan esinlenerek yaratılmıştır. Her ikisi de insan doğasına dair derin bir şüpheye sahiptir ve dünyayı rasyonel bir şekilde anlamaya çalışır. Dr. Gregory House, tıbbi drama türünün ötesine geçerek insan doğasına dair derin sorular soran bir karakterdir. Onun acıları, zekâsı, ahlaki karmaşıklıkları ve insan ilişkileri, izleyiciye karmaşık bir kişilik sunar. House, bilimsel doğrulara ve insanın içsel karanlıklarına olan inancı sayesinde, modern televizyonun en unutulmaz karakterlerinden biri haline gelmiştir. Kendisi hem bir anti-kahraman hem de bir dahi olarak görülür, bu da onu izleyici için hem çekici hem de karmaşık bir karakter yapar. House M.D. benim kişisel olarak en sevdiğim dizilerde ilk beşte, House ise hayatta en sevdiğim karakterlerden. Ama kesinlikle House dizisi ölmeden önce herkesin izlemesi gereken bir dizi. Hani olur ya insanları oturtup zorla izletmek istediğin işler, işte House o yapımlardan biri. 

 

Dr. Gregory House (Hugh Laurie): Dizinin merkezinde yer alan House, son derece zeki, gözlemci ve rasyonel ama bir o kadar da pesimist, sarkastik, sisteme itaatsiz bir teşhis uzmanıdır. Kendi fiziksel acıları, ruhsal acıları ve geçmiş travmaları, onu alaycı, soğuk biri yapar. Acımasız kişiliği insanları zaman zaman incitse de ben House’u hiçbir zaman, kendi deyimiyle pislik biri olarak görmedim. Sadece reklam yapmayan, şöyle iyi bir insanım, böyle sevgi doluyum diye insanlara kendini sevdirmek için pazarlamayan biri o kadar. Yine de insani duygulardan uzak durmaya çalışır ve empati göstermeyi işe yaramayan bir zaaf olarak görür (Medice, cura te ipsum). Wilson dışında arkadaşı yoktur, insanlarla bağ kurmaktan kaçınır. Hatta Dr. House hastalarıyla da görüşmekten hoşlanmaz, zorunda kalmadıkça hastalarını görmez. Buna rağmen House’un neden doktor olmayı seçtiğini merak ediyorsanız diziyi izlemenizi tavsiye ederim ama kısaca anlatacak olursam 3x7’de biri ona şu soruyu yöneltir: “babanın ölürken sana ne söylemesini istersin?” House şöyle cevaplar: “haklısın, doğru olanı yaptın”. İroniktir ki dizi boyunca neredeyse her bölümün sonunda House’a herkes haklı olduğunu ve doğru olanı yaptığını söyler. Babasından hiçbir zaman duyamadığı şeyleri, her gün ona, insanların söyleyeceği bir meslek ve methodu seçmiştir. Yani aslında içten içe sadece ihtiyaç duyulmak, onaylanmak ve yaptığı şeyle takdir görmek istedi. House’un sürekli yalnız kalma arzusu ve diğer insanlardan kendini soyutlama isteği, insanın kendisine ve çevresine yabancılaşmasını da işler. Onun için insan ilişkileri, genellikle sadece bir engel, hayal kırıklığı ya da dikkat dağıtıcı bir unsurdur. Dizi boyunca House karakteri bana, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabında geçen şu sözü hatırlattı: “İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçma ihtiyacım da o kadar artıyordu.” 


Felsefik Temalar ve Dr. House’un Dünyaya Bakış Açısı

 

Ahlaki Görelilik: Dizi boyunca House, iyilik ve kötülük gibi kavramları sorgular. Onun için, “doğru” olanı yapmak yerine işe yarayanı yapmak daha önemlidir. O şöyle düşünür ya hastaya moral konuşması yapıp ölümüne hazırlarım ya da hastamı ve kendi sınırlarımı zorlar onun yaşamasını sağlarım. Şu replik bu düşüncesini özetler “herkesi sevseydik işlevimizi yitirirdik”. Bu işin içine fazla duygusallık girdiğinde yapılması gerekenin yapılamayacağı anlamına gelir. Bu da tıbbi müdahalelerde sıkça karşımıza çıkar; hastaları tedavi etmek için etik dışı yöntemler kullanmakta bir saniye bile tereddüt etmez. Gariptir ki günün sonunda tüm etik kuralları yıkarak, insanların dokunulmayan yaralarını “acımasızca” irdeleyerek neredeyse her hastasının hayatını kurtarıp ailesine, evine kavuşturur. 

Nihilizm: House, insanların motive olduğu sevgi, aşk, inanç, mutluluk, nezaket, tanrı, aile, insanlık, vicdan gibi kavramların genellikle anlamsız olduğunu savunur. Bu nihilist bakış açısı, onun hayata ve insanlara olan ilgisizliğini açıklar. Hatta bir bölümde ona karşı söylenen şöyle uzun bir replik var; "Önemli olan tek gerçeğin ölçülebilen gerçek olduğunu düşünüyorsun. İyi niyet sayılmaz, kalbinden geçenlerin hiçbir önemi yok. Değer vermenin önemi yok. Ama bir insanın hayatı, ardından ne kadar gözyaşı döküldüğüyle ölçülebilir. Onları ölçemiyor olman, ölçmek istemiyor olman bunun gerçek olmadığı anlamına gelmez. Gerçekten hayatın amacının kendini feda etmek ve karşılığında hiçbir şey alamamak olduğunu mu düşünüyorsun? Hiçbir amacın olmadığına inanıyorsun, kurtardığın canları bile umursamıyorsun. Hayatındaki tek güzel şeyi lekeleyip tüm anlamını bir hiç uğruna yok ediyorsun. Önemsiz şeyler için zavallılaşıyorsun. Neden yaşamak istediğini bile bilmiyorum. Ve ben yanılıyor olsam bile sen hala mutsuzsun. " 

Ateizm, Tanrı ve Din: House, tanrı ve din kavramlarıyla sarkastik bir tonla dalga geçerek bunlara inanmadığını, insanın kendinden daha yüce bir şeye inanma ihtiyacından doğan kavramlar olduğunu her fırsatta ima eder. Bir hastasına şöyle bir şey söyler: “Benim sorunum inanç kavramıyla. İnanç, mantık veya tecrübeyle açıklanamaz. Ruhlara, ölümden sonra yaşama, cennete ve cehenneme istediğin gibi inan. Bana tanrının seni koruduğuna inandığını söyleyip günü kurtarabilirsin ama karşıdan karşıya geçerken her iki yöne de bakman gerekir.” Dizi boyunca House'un inandığı din ile ilgili spesifik olarak bir şey söylenmez ama ateist olduğunu söylemek de yanlış olmaz.

Savunma Mekanizması Olarak Sarkazm: House, kendisini duygusal olarak savunmasız hissettiği anlarda sarkazma başvurur. Sarkazm, onun için hem bir savunma mekanizması hem de başkalarıyla olan mesafesini koruma aracı olarak hizmet eder. Bu, onu incitilmekten koruyan bir kalkan görevi bir tür "sosyal mesafe'dir". Özellikle kişisel meselelerde, sarkazmını daha yoğun kullanır, çünkü bu, gerçek duygularını gizlemenin bir yoludur. Örneğin, Wilson'dan kendisine yönelik kişisel bir eleştiri geldiğinde, bunu ciddiye alıp yanıt vermek yerine, sarkastik bir karşılık vererek konuyu geçiştirir. House'un sarkazmı, genellikle çevresindeki insanları küçümsemek, onların zayıflıklarını ve ikiyüzlülüklerini yüzlerine vurmak için kullanılır. Birçok durumda, hasta, meslektaş ya da otoriteyle konuşurken sarkastik yorumlar yaparak, onların söylediklerinin aslında ne kadar saçma olduğunu ima eder. Bu yorumlar, onun zekâ ve dil becerilerini öne çıkarır, ama aynı zamanda sosyal normlara ve otoriteye duyduğu derin şüpheyi de ortaya koyar. Dr. Gregory House'un sarkastik özellikleri, onun karakterinin belki de en belirgin yönlerinden biridir ve izleyiciler tarafından en çok hatırlanan unsurlar arasındadır. İnsanlarla gerçek anlamda yakınlaşmak yerine, sarkazmıyla onları kendisinden uzak tutar. Bu durum, House’un yalnızlığını ve sosyal izolasyonunu derinleştirir. Kısacası, sarkazm, House’un dünyaya dair derin şüphelerini, insana dair inançsızlığını ve içsel acılarını gizlemek için kullandığı bir araçtır, ancak bu araç, onun bir yandan da insan doğasını anlamaya çalışan karmaşık bir dahi olarak görülmesine neden olur. Örneğin: “Onları doktorlar kurtarır ama tanrı kurtardı derler?” 

Bilimsel Sorgulama ve Şüphecilik: House, hastalarının durumunu anlamak için sürekli olarak şüpheyle yaklaşır. Bir doktor olarak, hastalarının söylediklerine ya da görünen belirtilere hemen güvenmez. Bunun yerine, gerçeği bulmak, görünenin ardındaki hakikate ulaşmak için sürekli testler yapar ve Foreman aracılığıyla evlerde kanıt ve ipucu arar. Dizi süresince House’dan sürekli duyacağımız sözlerden biri “Herkes yalan söyler”. Yani House insanın doğası gereği güvenilmeyecek bir varlık olduğunu savunur. Genelde bu yargısında yanılmaz. 

Fiziksel ve Psikolojik Acılar (Bağımlılık): House, bacağından geçirdiği bir ameliyat nedeniyle sürekli ağrı çekmektedir ve bu ağrıdan kurtulmak için düzenli olarak ağrı kesici Vicodin kullanır. Bu fiziksel acı, House’un karakterinin merkezi bir parçasıdır. Onun Vicodin bağımlılığı hem bedensel hem de ruhsal bir kaçış yöntemidir; acılarını dindirmeye çalışırken, aynı zamanda bu acıların onun kimliğinin bir parçası olduğunu da kabul eder. Hatta iyileşirse kimliliğinin biricikliğini kaybedeceğini düşünür. Bir nevi hasarlı olmanın onu bir dahi yaptığını düşünür ve bundan gizli bir zevk alır. 

İnsan İlişkileri: House, insanlarla olan ilişkilerini genellikle zekâ oyunları ve alaycı diyaloglarla sürdürür. Onun için diğer insanlar genellikle ya birer engel ya da çözülmesi gereken bulmacalardır. Ancak bu mesafeli duruşuna rağmen, bazı karakterlerle özellikle Wilson ile derin bir dostluk geliştirmiştir. Wilson, ona belki de en uzun süre dayanabilen tek kişidir ve House, hiçbir zaman dile getirmese de onu kaybetmekten korkar. Aynı şekilde Dr. Lisa Cuddy ile de karmaşık bir ilişkisi vardır; ona karşı hem bir çekim hem de bir itme duyar. Ekibi ile ilk başta bir bağ kurmasa da zamanla onlara çaktırmadan değer verir hatta zamanla onlardan sorumlu olduğunu hisseder. Bu tür ilişkiler, House’un derinlerdeki insani yönlerini ve insanlara duyduğu saklı ihtiyacı ortaya çıkarır.  

 

 

Karakter Analizleri 

House M.D , Dr. Gregory House'un etrafındaki karakterler hem onun kişiliğini tamamlayıcı hem de ona karşıt nitelikteki özellikleriyle diziyi zenginleştirir. Bu karakterler, House’un zıtlıklarını çelişkilerini ve insani yönlerini ortaya çıkarmakta önemli bir rol oynar.


Dr. Lisa Cuddy (Lisa Edelstein): House dizisinde Dr. Lisa Cuddy, Princeton-Plainsboro Hastanesi’nin yöneticisidir ve House’un doğrudan amiridir. Cuddy, hastanenin idari işlerini yürütürken, House’un etik dışı yöntemlerini kontrol altında tutmaya çalışır. Aslında onun her protokol dışı eylemini engellemeye çalışır. Cuddy, güçlü, kararlı ve idealist bir yöneticidir. Hiç kimse House’u işe almak istemiyorken Cuddy risk alır ve fark yaratır. Ancak House’a karşı beslediği karmaşık duygular, onun da zaman zaman zayıf yönlerini ortaya çıkarır. House ve Cuddy’nin arasındaki ilişki, profesyonel ve kişisel sınırların bulanıklaştığı karmaşık bir ilişki olarak dikkat çeker. Cuddy, bir yandan House’un ahlaki ikilemleriyle başa çıkarken, diğer yandan ona derin bir sevgi ve hayranlık besler. Aslında yüz yüzeyken aksi gibi davransa da ona her daim göz kulak olur. House ne kadar güvenilmez bir çalışan izlenimi verse de Cuddy, House’a hem doktor hem de insan olarak gerçekten güvenir. Sanırım onu hiçbir zaman kovmamasının sebebi ve mahkemede onun için yalancı şahitlik yapmasının sebebi bu.


Dr. James Wilson (Robert Sean Leonard): Dr. James Wilson, hastanenin onkoloji bölümünün başkanı ve House’un en yakın arkadaşıdır. Wilson, dizinin "vicdanı" olarak kabul edilir. Duygusal zekâsı yüksek, empatik ve yumuşak huylu bir karakterdir. Wilson, House’un tersine, insan ilişkilerine büyük önem verir ve hastalarının duygusal durumlarına karşı hassasiyet gösterir. Wilson’ın en büyük özelliği, House’un belki de tek gerçek dostu olması ve onun acımasız tavırlarına rağmen, ne yaparsa yapsın yanında durmaya devam etmesidir. House'un zor zamanlarında Wilson hep onun yanındadır, fakat bu dostluk Wilson’ın hayatını da karmaşık hale getirir; çünkü House, onun duygusal dayanıklılığını yalan söyleyerek, manipüle ederek, saygısızlıkla sıkça sınar. Sanki Wilson özünde, House’un kaçındığı insanlara, ne yaparsa yapsın gitmeyecek bir insana ihtiyacı olduğunu bilir ve hayatta onu yalnız bırakmama görevini edinir.  Ne denir herkese Wilson gibi dost lazım.   

 

Dr. Eric Foreman (Omar Epps): Dr. Eric Foreman, House’un ekibindeki nörologdur. Foreman, dizi boyunca ahlaki ve mesleki çatışmalar yaşar. House’a zekâsı ve yetenekleri açısından benzer, ancak ahlaki değerleri açısından farklıdır. Aslında Foreman House’a benzediği gerçeğini kabul etmekte zorlanır. Çoğu zaman House’un yöntemlerini sorgular hatta ekipte bunu yapmaya cesaret eden tek kişidir ve bu da onların arasında sürekli bir gerilim yaratır.  Ancak zamanla Foreman, House’un etkisi altında kalır ve onun bazı yöntemlerini benimsemeye başlar. Foreman’ın en belirgin özelliği, geçmişte suç işlemiş olması ve bunu geride bırakıp saygın bir doktor olma çabasıdır. Bu, onun içsel çatışmalarının merkezinde yer alır. 

 

Dr. Robert Chase (Jennifer Morrison): Dr. Robert Chase, ekibin yoğun bakım uzmanıdır ve Avustralya kökenlidir. Chase, dizi boyunca en çok değişim geçiren karakterlerden biridir. İlk başlarda, House’a karşı sadık ve uysal bir karakter gibi görünse de, zamanla kendi sesini bulur ve kendi kararlarını almaya başlar. Chase, kariyerine ve House’un onayına büyük önem verir, ancak zamanla kendi ahlaki değerlerini geliştirmeye başlar. Kendi hataları ve başarısızlıkları, onu daha olgun ve kendinden emin bir karakter haline getirir. 

 

Dr. Allison Cameron (Jesse Spencer): Dr. Allison Cameron, House’un ekibindeki immünologdur. Cameron, dizinin ilk sezonlarında saf ve idealist bir karakter olarak öne çıkar. İnsan hayatına ve etik değerlere büyük önem verir hümanisttir, bu da onu House ile sık sık çatışmaya sokar. Aslında ona "etik bekçisi" de denebilir. Cameron, House’a karşı derin bir romantik ilgi duyar, ancak onun karanlık yönlerinden de rahatsızlık duyar. Zamanla, Cameron'ın bu idealist yaklaşımı evrim geçirir ve daha karmaşık bir bakış açısı geliştirir. Onun naifliği ve idealizmi, House’un alaycı ve nihilist tavırlarıyla zıtlık oluşturur, bu da ikisi arasındaki dinamikleri derinleştirir. Bence onların aralarında geçen en kalp kırıcı replik “Kimseyi sevemeyecek kadar mahvolduğunu düşünüyordum. Yanılmışım, sen sadece beni sevemiyormuşsun” 

 

House M.D. her karakterin kendi ahlaki, kişisel ve mesleki çatışmalarını derinlemesine incelediği, zengin bir karakter dizisi sunar. Bu karakterler, dizinin temel temalarını daha da derinleştirir ve Dr. Gregory House'un dünyasına dair çok boyutlu bir bakış açısı sunar. House’un karamsar, şüpheci ve genellikle soğuk kişiliği, çevresindeki karakterlerle olan dinamikler sayesinde daha da belirgin hale gelir. Dr. Gregory House, House M.D. dizisinin baş karakteri ve tıp dünyasının en karmaşık, ikonik ve unutulmayacak figürlerinden biridir.

Comments


Yürüyüş İnsanlar

Bu acı döngüsünden nasıl çıkacagız?

Bizimle iletişime geç

Mail listemize katılın. Yeni içeriklerden haberdar olun.

Abone olduğunuz İÇİN TESEKKÜR EDERİZ

© 2035 by Phil Steer . Powered and secured by Wix

bottom of page